fatih-palyaco-kiralama

Fatih’in eski Osmanlı tarihi bütün tarihçiler tarafından bilinirdi. Peki Osmanlı zamanında palyaçolar nasıl yayıldı? Osmanlı zamanında isimleri soytarı olan palyaçolar hakkındaki genel bilgiler şöyle; Saray palyaçoluğu, bir zamanlar önemli bir meslekti. Palyaçolar hükümdarları en sıkıntılı zamanlarında bile güldürür, gerginlikleri azaltır ve tabii, bol bol da bahşiş alırlardı. Osmanlı sarayında palyaço bulundurma geleneğini Yıldırım Bayezid başlattı ve cüceler, kamburlar ve hadımlar en çok rağbet gören palyaçolar oldular. Tanzimat’a kadar devam eden bu gelenek, batılılaşma çabamızla beraber unutulup gitti. fatihteki eski palyaço kiralama firmaları ise ayakta kalmayı başardı ve hizmetlerine devam etti ve azda olsa palyaço kiralama işleri devam etti.

Fatih Palyaço Kiralama ve Palyaço Tarihi

Fatih ve çevre semtlerinde Fatih palyaço kiralama ve çeşitli etkinlikler için yoğun bir biçimde animatör hizmeti verilmektedir. Eski dönemlerden beri var olan Fatih palyaço kiralama hizmeti ne kadar zamandır var olan ve süregelen bir olaydır. Palyaço tarihine değinmeye devam edelim.

Palyaçonun parmağında on marifet olması gerekirdi. Padişahı sinirli olduğu zamanlarda güldürmeleri, yeri geldiğinde de anlattıklarıyla ve yaptıklarıyla düşünmeye sevketmeleri gerekiyordu. Hükümdara bu derece yakın oldukları için, palyaçoların güvenilir kişilerden seçilmelerine , özen gösterilirdi.

Türkiye’de 16. asrın sonlarından itibaren devlet kurumlarının giderek yozlaşması üzerine işleri gayrımeşru yollardan halletmek günlük bir alışkanlık hâline gelmiş ve çarkın içinde palyaçolar da yeralmışlardı. Bu palyaçoların başında, Üçüncü Murad’ın Nasuh ve Cuhud isimli cüceleri gelmekteydi.

Cüce Nasuh ile cüce Cuhud, saraydan dışarıya pek çıkmayan Üçüncü Murad’ı avuçlarının içine almışlar ve tayinlerde bile etkili olmuşlardı. Her iki palyaçonunda gayrımeşru yollardan biriktirdikleri büyük miktarda servetleri vardı. Sonraki senelerde gözden düşüp hapse atıldıklarında yapılan tahkikatta palyaçoların kurduğu büyük bir rüşvet ağı ortaya çıkartılmış ve makamlarını palyaçolara verdikleri rüşvetlerle elde eden birçok devlet görevlisi azledilmişti.

Osmanlı tarihçiliğinin önde gelen isimlerinden olan Peçevi, kendi ismini taşıyan tarihinde, Üçüncü Murad’ın palyaçolarıyla ilgili garip bir olayı hikâye eder ve hadiseyi günümüz Türkçesi ile şöyle anlatır:

“…palyaçonun biri padişah ihsanda bulunacağı zaman ‘Yok Hünkârım bugün altın istemem 100 değnek isterim’ dedi. Sebebi sorulunca, ‘Hele ellisini vurun ondan sonra sual buyurun’ diye cevap verdi. Sultan, ‘Vurulsun’ buyurdu ve soytarı elli adet sopayı yedikten sonra ‘Durun, bir ortağım var, ellisini de ona vurun’ diye bağırdı. Ortağının kim olduğu sorulunca da ‘Beni her gün sultanımın huzuruna davete gelen bostancı, huzurdan ayrılışında ‘Seni ben getirdim, aldığın bahşişin yarısı benimdir’ deyip paramın yarısını elimden alıyor. Dolayısıyla, bugün yediğim dayağın yarısı da bostancının hakkıdır’ cevabını verdi. Üçüncü Murad, soytarının bu latifesinden hoşlanıp ihsanını artırdı ve bostancıya da elli değnek vurdurduktan sonra ‘Bir daha böyle işler yapmamasını’ tenbih etti. Soytarı, maskaralıkla kazandığı parasına el koyan bostancıdan zekâsını kullanarak kurtulmuştu.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir